top of page

BEN TÜRK DEĞİLİM : ALİ ÇEVEN ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN KÜRT KİMLİĞİ VE İNKAR POLİTİKALARI

YAZAN : DİYAR KURDİ

“Ben Türk değilim.”

Bu cümle, son zamanlarda pek çok kişinin zihninde yankılanan güçlü ve net bir ifadedir. Bu söz, Kasım ayından bu yana hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunan Ali Çeven’e aittir. Ali Çeven, bir sokak röportajında bu ifadeyi kullandığı için gözaltına alınmış, işkenceye uğramış ve hâlen tutuklu bulunmaktadır.

Ali Çeven 1 Kasım 2025 sabah saatlerinde evinden darp ve işkence edilerek alınmıştır. Devletin hiç bitmez tükenmez bilmeyen işkence politikalarının bu seferki mağduru Ali Çeven olmuştur.

Ali Çeven bir sokak röportajında “Ben Türk değilim” diyerek Türk devletinin iç politikasını tüm çıplaklığıyla ve tamamen realiteye bağlı olarak anlattığı için aylardır hala içeride tutuklu bulunmaktadır.

Ali Çeven sokak röportajında şöyle söylemektedir ;

(BURAYA DİKKAT EDELİM)

•Bu devlet ilk önce bizi Kürt olarak tanısın daha sonra Kürt haklarını konuşabiliriz. Olmayan bir şeyin haklarını nasıl konuşabiliriz?

•Devlet Kürtlerin haklarını tanısın; Kürtlerin mücadele etme anlamı kalmaz bu şekilde Kürtler mücadele etmez, PKK de kendiliğinden biter.

Bu sözler, herhangi bir ideolojik yönlendirmeden uzak, doğrudan bir gerçeğe işaret etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana uyguladığı inkâr politikaları bugün de devam etmektedir. Kürt halkının varlığı, dili, kimliği ve siyasi hakları yıllardır sistematik bir şekilde yok sayılmıştır.

Peki, neden devlet hâlâ Kürt kimliğini tanımamakta ısrarcı?

Madem bu topraklarda kadim bir Kürt ulusu var, neden bu ulusa “Bizimle eşit haklara sahipsiniz!” demiyor?

Asıl sorun, devletin kuruluş felsefesinde yatmaktadır. Varlığını başka bir halkın yokluğu üzerine inşa eden bir sistem, doğal olarak o halkı tanımamakta ısrar eder. Aksi hâlde bu durum “beka meselesi” olarak görülür.

Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere yönelik inkâr, asimilasyon ve imha politikaları aralıksız sürmüştür. Ancak bu politikalar hiçbir zaman tam olarak amacına ulaşamamıştır. Kürt halkı, tüm baskılara rağmen mücadelesini sürdürmüş, bugün bölgesel ve küresel düzeyde tanınan bir kimlik ve irade ortaya koymuştur.

Lozan Antlaşması ile dört parçaya bölünen Kürdistan coğrafyası bugün Ortadoğu’daki en dinamik siyasi unsurlardan biri hâline gelmiştir. Güney Kürdistan’da kurulan Federe Yönetim, Kürt halkının en büyük kazanımlarından biridir. Bunun ardından gelişen Rojava devrimi ise sadece Kürt halkı için değil, dünya kamuoyu için de dikkat çeken bir özgürlük ve direniş örneği olmuştur.

Bugün Türkiye’de yaşanan siyasi tartışmaların merkezinde yine Kürt meselesi yer almaktadır. Devletin en sağ kanadını temsil eden siyasi figürler dahi, Kürtleri hesaba katmadan tek bir cümle kuramamaktadır. Bu da gösteriyor ki Kürt halkı artık yok sayılacak bir unsur değildir.

Bu sebepten ötürü Ali Çeven ve onun gibi gerçeğe takabül eden düşüncelerinden dolayı şu an cezaevlerinde bulunan binlerce kişi derhal serbest bırakılmalı! Türkiye’de diyalog kanalları açılmalıdır; aksi takdirde hiçbir güç bu doğrulara engel olamayacaktır

Hakikat kendini en çıplak haliyle göstermektedir tarih Ortadoğuda yeniden yazılmaktadır.

Ali Çeven’in sesi Kürt halkının sesine ortak olmuştur, adeta bir çığlığa dönüşmüştür. Onun söylediği “Ben Türk değilim” cümlesi, sadece bir kimlik beyanı değil, aynı zamanda bir duruş ve hakikat çağrısıdır. Bu çağrıya ortak olup ben de “BEN TÜRK DEĞİLİM” diyorum!

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page