Bir Milletin Zekâsı, Kaleminde Yeşerir.(Zîrekîya Neteweyekê, di Pênûsa Wê de Şîn Dibe)
- Hevi Akademi
- 10 Haz
- 2 dakikada okunur
Yazan Zanyar ALTUN

Bazı sözler vardır, ilk okunuşta kalbe dokunur, zihinde kalır ve bir halkın hikâyesini tek cümleyle anlatır. “Zîrekîya neteweyekê, di pênûsa wê de şîn dibe” tam da böyle bir sözdür. Çünkü bir halkı anlamak istiyorsanız onun ne kadar kalabalık olduğuna, kaç bina diktiğine, kaç savaştan sağ çıktığına değil; ne yazdığına, nasıl yazdığına ve neden yazdığına bakmanız gerekir. Zekâ, sadece hesaplamada, teknolojide ya da yarışmalarda parlayan bir şey değildir. Asıl zekâ, bir milletin kendisini kelimelerle ifade etme biçiminde, hafızasını satırlara yerleştirmesinde ve geçmişini geleceğe yazıyla taşıyabilmesindedir.
Kürt halkı, yüzyıllardır inkârla, sessizlikle ve unutturulmakla sınandı. Coğrafyasından, dilinden, adından ve hatta duygularından sürgün edildi. Ama kalemle kurduğu ilişki hiç kopmadı. Çünkü Kürt için kalem, sadece bilgi değil; aynı zamanda direnmenin, hatırlamanın ve var olmanın bir yoludur. Ehmedê Xanî’nin yazdığı her dize, sadece edebiyat değil; bir milletin onuruyla yeniden doğrulma iradesidir. Bir dengbêjin aktardığı kilam, yalnızca melodik bir anlatı değil; kolektif hafızanın diri kalma çabasıdır. Bugün bir Kürt genci kendi dilinde bir yazı yazarken ya da yeni bir fikir ortaya koyarken sadece bireysel bir üretimde bulunmaz; aynı zamanda tarihsel bir hafızaya omuz verir.
İşte bu nedenle HÊVÎ Akademî, bu çağın gençlerine yeni bir söz, yeni bir pencere ve yeni bir sorumluluk sunuyor. “Zîrekîya Nû – Kurd û Modernîte” temalı bu dönemlik yayın, yalnızca geçmişi anmıyor; geleceği kurmaya aday bireylerin düşünsel haritasını da inşa etmeye çalışıyor. Çünkü modern dünyada ayakta kalmak, yalnızca tüketici olmakla değil; üretici, sorgulayıcı ve yazıcı olmakla mümkündür. Bugünün genç Kürtleri, yalnızca geçmişin mağduriyetini taşıyan bireyler değil; aynı zamanda yapay zekâ, dijital medya, akademik üretim ve sanatsal yaratıcılık alanlarında kendi halkının sesi olabilecek donanıma sahiptir. Bir podcast, bir blog, bir karikatür ya da bir bilimsel makale... Bunların her biri, yeni çağın pênûsê ye, yani kalemidir.
Kalem dediğimiz şey artık mürekkep dolu bir silindir değil sadece; aynı zamanda bir düşünce algoritması, bir dijital parmak izi, bir toplumsal duruş da olabilir. Ve ne mutlu ki bugün, Kürt gençleri bu kalemi tutmaya yeniden cesaret ediyor. Kendi dilinde yazmaktan, kendi sesini duyurmaktan, kendi halkını temsil etmekten çekinmeyen bu yeni nesil; geçmişin sessizliğine değil, geleceğin özgürlüğüne yazıyor artık.
Elbette bu yol kolay değil. Kalem tutmak, aynı zamanda taşımak demektir. Yük almak, sorumluluk almak ve zaman zaman yalnız kalmayı göze almaktır. Ama her milletin tarihinde bazı nesiller, sadece yaşayan değil, yaşatan olurlar. Ve bugün Kürt halkı için yaşatan nesil, yazan, düşünen, üreten nesildir. Çünkü kalem, hem açan hem onaran bir anahtardır. Açtığı şey; kapanmış tarih sayfalarıdır. Onardığı şey; parçalanmış aidiyet duygusudur.
Bu makale, yalnızca bir cümleyi açıklamak için yazılmadı. Aynı zamanda bir çağrıdır. Her Kürt gencine, her düşünene, her hissedene yapılan sessiz bir çağrı. Kalemini al. Çünkü senin kelimelerin, halkının yeniden doğuşudur. Çünkü senin yazın, halkının geleceğidir. Ve çünkü sen sustuğunda yalnızca sen değil, senden önce susturulmuş milyonlar da yeniden unutulmuş olur.




Yorumlar