Ortadoğu’daki Yeni Dengeler ve Kürtlerin Suriye’deki Geleceği
- Hevi Akademi
- 1 Ağu
- 2 dakikada okunur

YAZAN : DÎYAR KURDÎ
8 Aralık 2024 tarihinde Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte Suriye’de ve genel olarak Ortadoğu’da yeni bir siyasi denklem oluşmaya başlamıştır. Bu gelişme, özellikle İran ve Rusya’nın bölgedeki nüfuzunun zayıflamasına neden olmuştur. İran, uzun süredir Esad rejimiyle birlikte Hizbullah, Haşdi Şabi ve Hamas gibi yapıları destekleyerek bölgedeki etkinliğini artırmaya çalışmıştır. Ancak Esad yönetiminin çöküşü, bu ittifakları zayıflatmış ve söz konusu örgütler ciddi darbeler almıştır. Böylece İran’ın bölge üzerindeki vekil güçler aracılığıyla yürüttüğü stratejik varlığı ciddi şekilde sarsılmıştır.
Bu yeni süreçte Kürtler, Suriye’de yeniden bir hak arayışına girmiştir. Rojava’daki mevcut Kürt idari yapısı, Esad rejiminin ardından iktidara gelen Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) yönetimini resmî olarak tanımış ve yeni dönemde siyasi pozisyonunu buna göre şekillendirmiştir.
Kürtler, 2011 yılından bu yana Suriye sahasında IŞİD gibi radikal terör örgütlerine karşı büyük bir mücadele yürütmüş, bu savaşta binlerce kayıp vermelerine rağmen sadece Kürt halkını değil, bölgeyi ve dünyayı da tehdit eden büyük bir tehlikeyi bertaraf etmeyi başarmışlardır. Bu süreçte, Rojava olarak adlandırılan Kürdistan’ın Suriye parçasını terör unsurlarından arındırmış, kendi idari yapılarını, güvenlik birimlerini, hastanelerini, üniversitelerini, belediyelerini ve diğer toplumsal kurumlarını kurarak kendi topraklarında öz yönetim oluşturmuşlardır.
Ancak gelinen noktada Kürtler, ne yazık ki federal bir yapı ya da bağımsızlık gibi temel ulusal haklara kavuşamamıştır. Bunun yerine, yeni Suriye yönetimi tarafından tam entegrasyon politikası dayatılmaktadır. Daha da kaygı verici olan ise, bu dayatmanın mevcut Kürt yönetimi tarafından da kabul ediliyor oluşudur.
Bugünlerde kamuoyunda yoğun şekilde tartışılan ve belirsizliğini koruyan “Yeni Suriye” sorusu, bölge halkları kadar uluslararası toplumun da gündemindedir. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti devleti, Suriye’nin kuzeyinde olası bir Kürt yönetimine karşı her türlü siyasi, askeri ve diplomatik tedbiri almış durumdadır. Türkiye, İmralı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan üzerinden bu süreci kontrol altına almaya çalışmakta ve bu amaçla kendi kamuoyunda “barış süreci” olarak adlandırılan bir süreç başlatmıştır. Bu süreçte Öcalan kamuoyuna çıkarılarak PKK’nin silah bırakması ve kendini feshetmesini söylemiştir . Şimdi ise Öcalan üzerinden Rojava’daki Kürt yapısını etkisizleştirme ve bu bölgedeki gücü merkezi Suriye yönetimine entegre etme planları devreye alınmaktadır
Bu gelişmeler, Kürt halkı açısından tarihte bir kez daha “Lozan” benzeri bir kaybın yaşandığı bir süreci andırmaktadır. Kürtlerin öz hakları yine sabote edilmekte, tarihsel hak mücadeleleri görmezden gelinmektedir.
Tüm bu karmaşık gelişmelerin ortasında, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından Paris’e davet edilmesi dikkat çekici bir gelişmedir. Bu görüşmeden Kürtler adına olumlu haberlerin çıkması umut edilmektedir. Zira Fransa’nın son yıllarda Kürtlere yönelik destekleyici tutumu bilinmektedir. Umarız bu dostane ilişkiler, Kürt halkı açısından kalıcı ve somut kazanımların önünü açar.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu metini Sujet d’actualité başlığı altında Fransızca formasyon dersinde hazırlandı.
Yorumlar