KUK Örgütüne Mensup Kürdistan Şehidi Mehmet Selim Aslan
- Hevi Akademi
- 23 Haz
- 3 dakikada okunur

Şehit yoldaşlarımız içinde ölümlerin en acılı ve en ızdıraplısı, Mehmet Selim Aslan yoldaşımızın ölümüdür. O, yaralandığı tarih olan 14 Mart 1980’den 1985’e kadar felçli ve yatalak olarak, acı ve ızdırap içinde yaşadı.
Mehmet Selim Aslan yoldaş, 19.. yılında Mardin’in merkez köylerinden Xurs (Gundê Ezêr)’de doğdu. Geçimini tütüncülük ve bahçecilik yaparak sağlayan yoksul bir ailenin çocuğuydu. İlkokulu doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Kızıltepe’de okudu. Okul yılları boyunca yazın köyde ailesinin geçim mücadelesine katılıyordu.
Selim yoldaş, hareketimize katılmadan önce Apocuların sempatizanıydı. PKK’nin kuruluş bildirgesi yayınlandığında, bu bildirgede yer alan görüşlere katılmadığını belirterek onlardan ayrıldı. KUK hareketiyle ilişkileri 1978 sonlarına doğru başladı. Kısa bir sürede ideolojik ve teorik olarak kendini geliştirerek KUK örgütünde aktif olarak mücadelede yerini aldı.
Okuyan, araştıran, tartışan bir insandı. Lise’de okurken kiraladığı ev, öğrencilerin bir nevi eğitim ocağı gibiydi. Bağımsız düşünen, inisiyatif kurabilen, sağlıklı öneri ve çözümlemelerde bulunan bir elemandı. İhtilalci ve militan bir ruha sahipti. Kişi olarak sıcakkanlı, hareketli ve cesur bir yapısı vardı. Hareketli olması ve hızlı yürümesinden dolayı arkadaşları arasında ve çevresinde “Hızlı Selim” olarak çağrılıyordu.
Selim yoldaş, bölgede işbirlikçi feodal çevrelere karşı verilen mücadeleye aktif olarak katıldı. Hazine arazilerinin toprak ağalarından alınarak yoksul köylülere dağıtılması mücadelesinde yer aldı. Tarım işçilerinin (mercimek tarlalarında çalışan mevsimlik emekçilerin) direnişlerinde, Yem Sanayi işçilerinin grev ve direnişlerinin hazırlanmasında bir militan olarak çalıştı.
Bölge, feodal yapının güçlü, mahalli çelişkilerin yoğun olduğu bir bölgeydi. O, ailesinin ve çevresinin yoğun baskılarına rağmen mahalli çelişkilere asla taraf olmadı. KUK, bölgede mahalli sorun ve çelişkilerin çözümlenmesinde daima iknacı ve barışçıl çözümlerle hareket ediyordu. M. Selim yoldaş da aynı yöntemi başarıyla uygulayan bir devrimciydi. O, köy ve aşiret çatışmalarını sömürgeci devletin Kürdistan’daki “böl ve yönet” politikasının bir parçası olarak görüyordu. En başta ailesini etkileyerek, kendi yöresinde bu tür mahalli çelişkilerin asgariye indirilmesinde büyük bir başarı sağlamıştı.
M. Selim Aslan yoldaş, 14 Mart 1980’de Abdulkadir Umur yoldaş ile birlikte, aynı yerde bir grup PKK’lının silahlı saldırısında yaralandı. Saldırı arkadan yapıldığı için Selim yoldaş sırtından kurşun almıştı. Kurşunlar omurgasına isabet etmiş, omuriliği zedelenmişti. Mardin Devlet Hastanesi’nde 25 gün yattı. Daha sonra Ankara Numune Hastanesi Rehabilitasyon Merkezi’nde 6 ay tedavi gördü. Burada yoğun tedaviye rağmen, belden aşağısı felç olmaktan kurtulamadı. Beş yıl evinde yatalak olarak yaşadı. Felçli ve yatalak hâline rağmen, 5 yıl boyunca KUK’un Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemelerinde görülen toplu davalarına o da götürülüyordu.
Mardin Devlet Hastanesi’nde yatarken, siyasi polis tarafından ağır sorgulamalardan geçirildi. O, kendisini vuranlar dâhil hiç kimse hakkında ve hiçbir şey söylemedi. Hiçbir şart altında sömürgeci güçlere bilgi verilmeyeceğini en iyi bilenlerdendi. Öldüğü güne kadar da bu ilkeye bağlı kaldı. Acı ve ızdırap içinde geçen beş yıldan sonra, 1985’te hayata veda ederek Kürdistan şehitler kervanına katıldı.
Selim yoldaş öldüğü zaman, amcasının kızıyla nişanlıydı. Mehmet Selim yoldaş, uzun süren felçli ve yatalak durumuna rağmen geçmişinden ve mücadelesinden asla pişmanlık duymadı. En önemlisi, bu durumda kendini acındıracak ve acınacak bir hâle sokmadı. Umudunu ve moralini sürekli olarak canlı tutmayı bildi. O şöyle diyordu:
“Böyle durumlar her devrimcinin başına gelebilir. Her devrimci daha işin başındayken acılara, işkencelere, yaralanmaya, ölüme hazır olmalıdır. Ben bu yola bilerek girdim. Hiçbir zaman pişman olmadım, olmayacağım. Devrimci yolda her devrimciyi bekleyen nice tehlikeler vardır. Tek üzüldüğüm şey, bundan sonra fiziki olarak devrimci mücadeleden uzak kalmış olmamdır. Ama beynim, umudum ve inancımla yine de bu mücadelenin içindeyim.”
Gerçekten de Mehmet Selim Aslan yoldaş, bu devrimci inanç ve kararlılığını öldüğü ana kadar korumasını bildi.
Çelik eridi, biz erimedik.
Sabır çatladı, biz çatlamadık.
Duvarlar ağladı, biz ağlamadık.
Aldık demiri, çelik avuçlarımıza;
Döve döve demiri erittik,
Özümüzden çelik eyledik.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaynak : Şehitler Albümü kitabı (Wêşanên Niştîman yayınları)
Yorumlar