top of page

Küreselleşme ile birlikte yayılan popüler kültür ve tek tip insan projesinin Kürtlere ve Kürdistan’a yansıması

  • Yazarın fotoğrafı: Hevi Akademi
    Hevi Akademi
  • 16 Haz
  • 4 dakikada okunur
ree

YAZAN : MAZLUM HANGUL


1847 yılında Kürtlerin son mirliği olan Botan Mirliğinin sona ermesiyle birlikte Kürdistan kolonyalist ve yayılmacı olan Osmanlı’nın hakimiyeti altına girmiştir. Osmanlı Kürdistan’a medeniyet götürmek ve bölgede yaşayan Kürtleri vahşi ve ilkel kabileler olarak tanımlayıp, maksadının Kürtleri modern medeniyete açık bir toplum olarak dönüştürmek olduğunu söylemiştir. Kürdistan bölgesini işgal etmeyi kendince böyle tanımlamıştır.


İlerleyen yıllarda 1. ve 2. Dünya savaşında Kürtler tamamen inkar edilmiş Kürt kimliği, dili, tarihi, kültürü ve kendisi yok sayılmakla beraber Türk ilan edilmişlerdir. Bu durum günümüze kadar daha da derinleşerek devam etmiştir. Bu söylem ve eylem biçimleri günümüzdeki Emperyalist güçlerin farklı bölgelere müdahale ederek, o bölgelere demokrasi götürüyoruz söylemi ile aynıdır. O bölgeleri kontrol altına alma, orada bulunan ulusların kaderlerini kendilerine bağlayıp onları sömürerek, kendi anlayışlarına göre ehlileştirme anlayışı ile, aynı anlamı taşımaktadır.


Sanayi devrimi ile birlikte yayılan fabrikalaşma, mülkiyet olgusunu ve sermaye anlayışını sistemleştirmiştir. Ticaret anlayışının kapitalizm sisteminin çarkları haline dönüşmesi ile birlikte, dünyadaki enerji kaynaklarından tutalım kadın, erkek ve insan arasındaki süregelen ilişki biçimine dahi sirayet etmiştir. Ekonomik sermayenin amacı dünya üzerindeki her noktaya ulaşıp o bölgeleri pazar alanına dahil etmek üzerinedir. Buradaki amaç tek dünya veya tek devlet olarakta tanımlanabilir, bir dünya yaratmaktır.


Bu doğrultuda tek tip insan türünü ve bu yaratılan tek tip insanın sahip olacağı değer anlayışını ve düşüncelerini, neyi sevip neyi sevmeyeceğini, neyi düşünüp neyi düşünmeyeceğini dahi belirleyerek insanları şartlandırmak istemektedir. Bu noktada popüler kültür anlayışı kendini göstermekle birlikte dayatmaktadır. Dünyanın tamamında ortak bir kültür anlayışının yayılmasıyla birlikte coğrafya fark etmeksizin insanların aynılaştığı, benzeştiği ve belirli koşullara hapsedildiklerini görmek mümkündür.


Kürtler ve Kürdistan var olan bu olay ve olguların merkezinde can çekişerek varlığını idame ettirme ve bağımsızlığına kavuşma yolunda çırpınmaktadır. Kürt toplumunun Türklerle, Araplarla ve Farslarla onların tahakkümünde zorunlu yaşaması sonucu Kürt kültürü, değerleri, dili ve sosyolojik toplumsal yapısı ile özünü ve özünün anlamını oluşturan kendi kendini yönetme arzusunu yitirmiştir. Kendisini hem toplumsal, hem de bireysel olarak asla bir öz benliğe sahip olup, her hangi bir yapıya bağlı kalmadan, bağımsız yaşayabileceğine kanaat getirememektedir, zihinsel olarak böyle bir durumun gerçekleşmeyeceğine kendisini koşullandırmıştır. Batı’da ve artık Kürdistan’da doğan çocuklar artık Türkler gibi düşünüp hareket etmektedirler. Bu asimile olduğunu fark edip tepkiyle karşı çıkan Kürt içinde aynıdır.


Kürtlerin giderek Türkleşmesi, Araplaşması ve Farslaşması yetmezmiş gibi birde yeni dünyanın getirmiş olduğu Kültür anlayışına teknoloji ile bilinçsiz bir şekilde entegre olması, Kürtleri psikolojik ve sosyolojik olarak ele almayı daha da zorlaştırmaktadır.


İngiltere Fransa ve Rusya’nın 1916’da Sykes-Picot Anlaşması ile Osmanlı’nın sömürü altında tuttuğu ulusların kendi kendini yönetme ve bölgedeki enerji kaynaklarını Osmanlı’nın elinden çıkarma, güvenliğini sağlama amacıyla Balkan ülkeleri başta olmak üzere Ortadoğu’da ki milletlere devletlerini kurma fırsatı doğurmuştur. Dönemin şart ve


koşulları göz önüne alındığında İngiltere Bir Kürdistan’ın da kurulmasına, söylendiği gibi yeşil ışık yakmamıştır. Günümüzde de hala yapay bir devlet olarak kurulan Türkiye’nin gözden çıkarılmasına razı gelmemekle birlikte var olan oyunun içine bu ülkeyi de dahil etmektedir. Lakin bu durumun gerçekleşmesini işlevsiz kılan güç İsrail’in kendisidir.


İsrail yaptığı, girişiminde bulunduğu her hamlesini, Fırat ve Dicle su kaynaklarının ileride su krizinin doğuracağı su yetersizliğinden dolayı, kendi ülkesine akan bu nehirler ve Mısırda bulunan Nil nehri yataklarını Etiyopya üzerinden kendisine akmasını sağlamaktadır. Dicle ve Fırat nehirlerinin su kaynakları ve Kürtlerin coğrafik, jeopolitik konumu, Kürtler olmadan Orta Doğu’da hiç kimsenin özellikle İsrail’in bölgede tutunamayacağı gerçeği, kendini dünya dengelerine dayatmaktadır.


“İsrail ve ABD petrol kaynakları için Kürtlerle ittifak oluyor” söylemi ezbere ve hiçbir gerçekliği olmayan bir sözdür. Paris iklim anlaşmasına göre 2040-2050 yıllarına kadar bu anlaşmayı imzalayan bütün ülkelerin fosil yakıt(kömür, gaz, petrol) kullanımını azaltarak bir daha tüketmemeleri istenmiştir. Orta Doğu başta olmak üzere dünya üzerindeki bütün kapalı, baskıcı otoriter ve totaliter ülkeler kendi içlerinde dünyaya kapalı oldukları için ekonomik açıdan çökertilme yoluna gidilir, ekonomik çöküş yaşayan bu ülkeler kendi içinde halka karşı daha da zalimleşerek, rejimini koruyacağını düşünür. Fakat bu anlayış kendi sonunu getirmek için giriştiği bir eylem olur.


Küreselleşmenin bu etkileri yeni bir dünya yaratırken bu dünya içerisinde yer alacak olan insanları da belirli kategorilere, sınıflara ayırmaktadır. Afrika, Asya, Orta Doğu ve Avrupa insanının birbirleriyle evlenebilmelerinin algısını, Kitle iletişim araçları vasıtasıyla Özellikle sinema sektörü üzerinden uzun yıllardır yapmaktadır. Buradaki amaç bütün bu insan ırklarını karıştırıp, melezleşmiş bir insan türü ortaya çıkarmaktır. Bu insanın sahip olacağı kültür anlayışı ise tamamıyla tüketim anlayışı üzerine şekillenecektir. Buradaki tüketim anlayışı sadece gıda ürünleri, yeme içme olarak değil, daha geniş olarak ele almalıyız.


Buradaki tüketim anlayışı üretkenliğin sonunu getirmektir. Fikir ve özgür düşünce üretimi, sanat ve edebiyat, şiir üretimi, toplumsal sorunlara değinen sınıf çelişkisini ortaya koyan kitaplar, özgür senaryo ve bilim kurgu film, dizi üretimi, belirli bir çerçeve çizecek olursak eğer insanı derinleşmeye ve yoğunlaşmaya, farkındalığının gelişmesine, bilinç düzeyinin artmasına sürükleyen her şeyin ortadan kaldırılmasıdır.


Oluşturulan bu yeni insan ve toplum anlayışında, erkek-kadın ilişkisinde de tüketime dayalı bir ilişki anlayışı yatar. Bu ilişki biçimi yüzeyseldir, hiçbir duygusal derinliği yoktur, duygusal derinliği olmadığı gibi tamamıyla kısa süreli cinsel dürtüyü tatmin etme ve sonrasında bir başkasına yönelmeyi, sürekli tekrarlayarak öğrenmiştir.


Yaratılmış olan bu değerlere, normlara ve yargılara göre yaşamak istemeyen, birey olma yönü gelişen kişiler ise toplum tarafından dışlanmakla beraber, hedef alınmaktadır. Kürtlerin de Orta Doğu’daki rolü budur. Kürtler bir taraftan kendi Özünden, kültür, tarih, dil, ve değerlerinden vazgeçmemek, anlamlı bir derinliğe sahip olan, kendisini şiddete sevk etmeyen, her alanda üretme anlayışını korumaya çalışırken, 150 yıldır Türk, Arap ve Fars kültürü altında kendi kültür anlayışından uzaklaşıp sosyolojisi ve düşünce yapısı ve sınırlarının tahribatta uğraması sonucu, yönetilmeye muhtaç olduğunu düşünür.


Ve bu düşünce sistematik bir şekilde ezberletilerek öğretilmiştir. Kürtler küreselleşme dalgasından ve sömürge olmaktan, kendini ve kendi özünü oluşturan değerlerini yaşatmak için kendini yönetmek için bağımsız bir Kürdistan’ı ideali kılıp, bütün bu dengelere rağmen devletleşme mücadelesini vermelidir. Kürtler Devleti bir özne olarak değil kendilerini ve kültürlerini korumak, ileriye taşımak için bir nesne, araç olarak görmelidir. Kürtler Kendi üretim anlayışını tekrardan kazanarak, kendi politika, felsefe, edebiyat, sinema, düşünce ve fikirlerini üreterek, dış etkenlere bağımlı olmayı bırakmalıdır, aksi takdirde dış etkenlerin gölgesinde şekillenmeye devam ederse onlar gibi düşünmek ve hareket etmekten kendisini kurtaramaz.


Bir diğer nokta ise zihnimizin dili kesinlikle Kürtçe olmalıdır, Kürtçe düşünmek, daha derinleşmeye ve farkındalığımızın artmasına kavramları daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Kürtçe düşünemeyen Kürtlerin, Kürt halkına vereceği en büyük tavsiye devletsizliği dayatmak olacaktır. 


Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page